Hayat, bir ilişkiler bütünüdür. Ailemizle, çocuklarımızla, mesai arkadaşlarımızla ve sosyal çevremizle kurduğumuz ilişkilerde nasıl hissettiğimiz , kimliğimizi belirler. Farklı ilişki bütünlerinde farklı rollerle yer alırız. Hayat içinde birilerinin ebeveyni, aynı zamanda birilerinin evladı, arkadaşı, akrabası, çalışanı ya da patronu gibi değişik rollerimiz vardır. Bu rollerde yaşanan iç çatışmaları çoğu zaman diğer ilişkilerimize de yansır. Örneğin anne ve babamızla yaşadığımız travmalardan kalan düğümlerin, kendi çocuklarımızla ilişkilerimizde de etkisi vardır. Yöneticilik rolümüzdeki özelliklerimiz bazen iç dünyamızdaki karmaşa nedeniyle çocuklarımızla ve eşimizle ilişkilerimizi de olumsuz etkiler. Bütün bu ilişkiler bütünün birbiriyle kesiştiği negatif ya da pozitif etkilerinin yanı sıra, en önemli ilişkimiz kendimizle kurduğumuz ilişkidir. Yani iç dünyasında huzurlu ve kendisiyle barışık olmayan bir bireyin hayat yolculuğu, çeşitli engellerle karşılaşmaya mahkumdur. Bireysel gelişim; içimizdeki olumsuz düşünce, yargı ve inanç kalıplarını değiştirerek olumlu olan yeni düşünce, yargı ve inanç kalıplarını benimsemektir. Hayatta en fazla kar getiren yatırım, bireyin kendisini geliştirmeye yaptığı yatırımdır.